Fareler ve İnsanlar
Herhangi bir şeyi dıştan değerlendirmeyin diye öğütler vardır. İlk defa buna uyuverdim. Elime aldığımda biraz tereddütlüydüm. Çünkü tarımdı, araziydi köy – kasaba yaşantısıydı benim pek uzağıma düşüyor nedense. Ama bir ışık düştü yakınıma ve okumalısın bunu dedi. Bende tereddüt etmeden aldım bir evlat gibi elime . Aslında dış resminde tarları sürecek adamları görsenizde anlatmak istediği bir bağlamı ve öğüdü var içinde. Ve konu çok içerlenmemiş. Yani tarla yok çalışma yok inek yok bahçe o konulara bir epeyi girebilirdi. Bu da benim gibi bu tarz şeyleri sevmeyenlerin canını sıkardı şüphesiz. Durum bu olmadığı için menunum.
Konusu :
George ve iriyarı saf arkadaşı Lennie , yersiz yurtsuz kişilerdir. Dünyada sahip oldukları tek şey, aralarındaki dostluk ve günün birinde yerleşip huzur içinde yaşayabilecekleri, kendilerine ait bir araziye sahip olma hayalidir..
John steinback’ı lise yılı boyunca edebiyatta bu kadar övmelerinin sebebini bunu okuduktan sonra anlayıverdim. Yüz on sayfalık bu romanda. Bir yazar insanlığı terbiye edecek bir utancı yerlere nasıl serebilir ? Açıkca ve mertçe basit karakterlerden yola çıkmış. Aslında bakarsanız karmaşıklığı pek sevmem. Düz mantık olsun benim olsun diyen biriyim. Zaten günümüz hayatımız çok karmaşık. Mesela karakterleri az olan ve büyük bir şeyi anlatan bir roman bu . Bunun tam tersi olarak ‘’Ses ve Öfke – William Faulkner’’in verebilirdim. İlk on sayfayı okudum ve aklım allak bullak oldu. Öylesine bir salata gibi karakterler birbirine giriverdi. Yazar kötüler gibi oluyorum fakat roman okunurken hayal edilebilir olması gerek. İleride tekrar okumayı deneyeceğim. Bunun gibi bir örnek. ‘’Küçük prens’’i verebilirdim. Aynı kalınlıkta hemen hemen ve anlatmak istediği boyundan büyük bir kitap.
Öz ve anlamlı kelimesi kadar eş orantılı . Mesela kafam kadar büyük olan kitaplar en çok popüler olanlarıdır çoğu zaman. Bu da kafası o kitap kadar boş olan insanların çoğunluğunu gösteriyor bize. Kısa ve öz olanlarını tercih edin her zaman.
Hayatlarına gel gelelim..
Dikkatimi çeken birkaç husus var. İlk romanı altın kupa neredeyse hiç ilgi görmemiş. Bu William Golding – Knut Hamsund’dun hayatlarına çok özdeş. Zamanında yazmışlar ve pes edebilecek zamanlara gelmişler. Fakat yine yazmışlar. İnsanları değiştirmek istemişler itinasız. Ve sonunda başarmışlar. Mesela ben bunu okuduktan sonra ruhum ne yönlü değişti bilemesiniz. Artık üçünü kendi öğretmenlerim gibi görüyorum..
Bu romanı okumanızı dilerim. Gerçekten kaybedeceğiniz hiçbir şey yok. Yüz on sayfa iki veya bilemediniz dört saatinizi çalacak fakat size yaşayamayacağınız anılar dolduracak zihninize..
Kitaptan bir sözle konuyu kapatmak istiyorum :
‘’İnler gibi devam etti. ‘’ Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğun hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnan bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır.’’
İyi okumalar dilerim..
Yazarı;
Dikkatimi çeken birkaç husus var. İlk romanı altın kupa neredeyse hiç ilgi görmemiş. Bu William Golding – Knut Hamsund’dun hayatlarına çok özdeş. Zamanında yazmışlar ve pes edebilecek zamanlara gelmişler. Fakat yine yazmışlar. İnsanları değiştirmek istemişler itinasız. Ve sonunda başarmışlar. Mesela ben bunu okuduktan sonra ruhum ne yönlü değişti bilemesiniz. Artık üçünü kendi öğretmenlerim gibi görüyorum..
Bu romanı okumanızı dilerim. Gerçekten kaybedeceğiniz hiçbir şey yok. Yüz on sayfa iki veya bilemediniz dört saatinizi çalacak fakat size yaşayamayacağınız anılar dolduracak zihninize..
Kitaptan bir sözle konuyu kapatmak istiyorum :
‘’İnler gibi devam etti. ‘’ Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğun hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnan bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır.’’
İyi okumalar dilerim..
Yazarı;